Sual: “Kadınlar muayyen günlerinde tesbîhat yapabilirler mi, Cevşen okuyabilirler mi, duâ niyetine Âyete’l-Kürsî ve diğer âyet ve sûrelerden okuyabilirler mi? Bilindiği gibi, Cevşen’in içinde Yâsîn Sûresi de var; Cevşen’i okurken ona dokunmanın mahzuru var mı? Cevşen’i günde ne kadar okumalıyız?”
Kadınların muayyen günleri bir ezâ ve sıkıntı olduğundan, o günlerde ibâdet yükümlülüğünün kaldırılmış olması sırf bir lütf-u ilâhîdir. Öncelikle, buna râzı olmalıyız. Yâni üzerimizde ibâdet yükümlülüğü olmadığından; kendimizi ve rûhumuzu istirahata alalım, tesbîhât veya Cevşen okuma da dahil bir yükümlülüğün altına girmeyelim. Yoksa böyle bir yaklaşım, farklı bir psikolojik sıkıntıya da sebep olabilir. Meselâ okuyamadığımız takdirde kendimizi suçlayabiliriz. Oysa Allah’ın suçlamadığı ve affettiği bir mes’elede kendimizi suçlamak, kendimize karşı insafsızlık olmuyor mu? Bu günler için, Allah’ın verdiği kolaylığı yaşamak da bir yükümlülük anlayışından kaynaklanmıyor mu? Rabb’imiz bizim için kolaylığı tercih ettiği halde, bizim kendimizi bazı duâlarla da olsa yükümlü hissetmemize gerek yok. Mâdem ki O’nun kuluyuz; O’nun tercihine râzı olmamız kulluğumuza daha çok yakışır.
Bununla berâber; her ihtiyaç duyulduğunda Allah’a sığınmak en makbul davranıştır. Allah’a sığınma ihtiyacı hissettiğimiz her an, hiç şüphesiz ezberimizde bulunan duâ âyetlerini okuyabiliriz, Âyete’l-Kürsî’yi okuyabiliriz, tesbîhât veya Cevşen okuyabiliriz ya da başka duâ veya niyaz metinleri okuyabiliriz. Allah’a sığınmamak daha büyük ezâya ve sıkıntıya sebep olacaksa, elbette Allah’a sığınmalıyız ve Rabb’imizin, hangi halde bulunursak bulunalım; inşaallah bizi reddetmediğini, kabul ettiğini, cevap verdiğini, duâ ve niyazımızı makbul saydığını aklımızdan çıkarmamalıyız. Bir şeye dikkat edelim: Âyetleri mümkün mertebe ezberimizden okuyalım. Okuduğumuz kitaplarda, meselâ Cevşen’de yazılı bulunan Yâsîn Sûresine ve sâir sûre veya âyet metinlerine el sürmeyelim.
İbâdet, duâ, niyaz ve Allah’a yakarışlarda makbule şâyân olan şey, devamlılıktır. Elli vaktin yerine teşri kılınan ve yirmi dört saatten yalnız bir saatimizi alan “beş vakit namaz” buna açık misaldir. Cenâb-ı Hak bizleri günde bir saat gibi az bir ibâdetle yükümlü kıldı, ama bunda devamlılık istedi. Cevşen okuma hususunda da bunu kendimize ölçü alabiliriz. Meselâ günde ne kadar okuyabilecek isek, o kadar; ama devamlı okumalıyız. İbâdette feyiz ve bereket, az olduğu halde devamlılık niteliği taşıyandadır.
Kaynak: www.fikih.info